Ortam gerçekten de empatik ailesine yaraşır
samimiyette ve dürüstlükte idi...
Gerçekten salt gönüllü yapılan bir aktivite
olduğu o kadar barizdi ki...
Zira gönülsüz yapılan ya da çıkar amaçlı
yapılan işlerde, karşı tarafa güler yüz, yardım gayesi yapılmamakta; oysa bu
ortamda güler yüz ve yardım hep ilk adımdı! Allah razı olsun böyle bir yapıda
görev alanlardan, vesile olanlardan..
Organizasyonda ufak aksaklıklar olsa da,
gerçekten takdire şayandı.. Ufak aksaklıklar dememin tek sebebi de nazar almayın
diye... :))
Mümkün olduğunca stajyerlerin rahatını
düşünmeniz, önceliği hep stajyerlerde tutmanız
organizasyonu bu samimiyetle yapmış olmanız;
her şeyin doğal gelişmesini sağladığındandır ki herhâl kusur eksiklik yoktu..
Yol problemi olan arkadaşlar vardı; lâkin yer konusunda ne kadar problem
yaşadığınızı bildiğimiz için yol sorunlar dahiline girmemiş oluyor zaten..
Eğitmenler, gönüllü olarak gelen eğitmenler
bilgilerini bizlerle paylaşmak hususunda o kadar cömert davrandılar ki, şu
iyiydi, şu kötüydü demek gerçekten böyle bir organizasyonda eğitmenlere
haksızlık eder kanaatindeyim..
Tabii ki sıkıldığımız dersler vardı; ama
onların sebebi de kişisel olarak stajyerin
o konuya karşı ilgisiz olmasındandır... ama
benim favori eğitmenlerimi soracak olursanız da: :))
Mehmet TEKTAŞ, Mustafa ÇİÇEK , Tahsin YILMAZ,
Harun Barış BULUT, Vedat KÜRŞÜN, Fahri SARRAFOĞLU, Ertan ŞİMŞEK , Gökhan
KARATOY.
Aslında Esra Abla, işin açıkçası;
StajOkulu'na gelen eğitmenlerden benim beklentim ufkumuzu açmaları idi... Nasıl
ne konuda hangi alanda açarlarsa açsınlar bir önemi yok, sonuçta faydalı olan
şey ufuk açan şeydir.
Bilgiyi her yerde bulabiliyoruz ama
deneyimleri, tecrübeleri, yaşanmışlıkları, olgun insan tavrını her zaman
bulamayabiliyoruz.
Mesela Mehmet Tektaş ya da Mustafa Çiçek ya
da Tahsin Yılmaz... Bu üçünün dersinde hayata dair o kadar çok şey öğrendim ve o
kadar çok ufkum gelişti ki...
Mesela ben gayesi olan bir insanım.. Çiçek'in
dersinde gayem için profesyonelliğin ve idealizmin gerekliliğini gördüm;
Tektaş'ın dersinde gayemi, okuduğum bölümde nasıl gerçekleyeceğimi gördüm;
Yılmaz'ın dersinde de 17 yaşında nasıl
kalınması gerektiğini ve geçmişin insanın önünde büyük karartı olduğunu...
Ama bakınca bu saydıklarımın StajOkulu web
sayfasında yazılı ders isimleriyle alakası hiç yok ..
Bu da demek oluyor ki; eğitmenler sadece ders
ya da bilişim üzerine değil; hayat üzerine de etkiliyor öğrencileri...
Harun ve Vedat Hocalar ikilisinde de aynı
şekilde... İnsana gerçekleri gösteriyorlar..
Bardağın boş tarafı var arkadaşlar diyorlar.
Tabii ki bardağın boş tarafına geçin
demiyorlar; boş taraflar olabileceğini de
hatırlatıyorlar..
Seyhan Öztürk Abla'mı unuttum. :)) O da
gerçekten çok başarılı ve güzel yönetmişti kendi dersini. Onun da müteakip
yıllarda ders vermeye devam etmesi gerektiği kanaatindeyim.
Başka, siz kesinlikle olmalısınız zaten, bunu
söylemek bile saçma. :)
Eğitmenlerden yanayım. :)))
Bu arada StajOkulu'nun en güzel yanı da,
eğitmenlerle kurduğun diyalog sonucunda, başka iş imkanı, staj imkanı, fırsat
imkanı yakalıyor olman, eğitmenlerin kendilerini sınırlamıyor olması...
Belbim'de staja ve part time işe başlamamın
vesilesi sizsiniz unutmuyorum... Allah sizden razı olsun..
Bir anımı da anlatayım öyle
bitireyim: StajOkulu'ndan bir arkadaşla konuşurken; StajOkulu'nu bulmamı
Cenâb-ı Allah nasip etti, ben hiç aramadım. Resmen StajOkulu ayağıma geldi; o
yüzden iş aramayacağım, gönlüm huzurlu tuhaf şekilde.. Biliyorum ki Allah
verecektir dedikten iki üç gün sonra Mustafa Çiçek Belbim'e seni alıyorum
stajyer olarak demesi... Tevafuk mudur; yoksa Hakk'ın cilvesi midir? :)))
Ne kadar şükreylesek az değil mi ?
Size ve ekibinize Cenâb-ı Mevlâ dücihânda
bahtiyarlık nasip eylsin ablam inşaAllah.. Gerçekten de en mübarek hayırlı
işlerden birisidir bu yaptığınız çalışma... Hakk mükafatsız koymaz...
Allah'a emanet olasınız inşaAllah.. Selam ve
dua ile..